2023 Türkiye Raporunun Temel Bulguları

 

Türkiye'deki demokratik kurumların işleyişinde ciddi eksiklikler bulunmaktadır. Rapor döneminde, demokratik gerileme devam etmiştir. Cumhurbaşkanlığı sisteminin yapısal eksiklikleri devam etmektedir.

14 Mayıs 2023 tarihinde cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri gerçekleştirilmiştir. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu 28 Mayıs'ta yapılmıştır. Seçimler, Mart 2022'de kabul edilen yeni seçim kanunu kapsamında gerçekleştirilmiştir. Seçimler, seçmenlere gerçek siyasi alternatifler arasında bir seçim yapma imkânı sunmuş ve seçimlere katılım oranı yüksek olmuştur, ancak medyanın taraflı yayınları ve eşit şartların sağlanmaması mevcut cumhurbaşkanına haksız bir avantaj sağlamıştır.

Anayasal yapı, yetkileri Cumhurbaşkanlığı düzeyinde merkezi olarak muhafaza etmiş ve yasama, yürütme ve yargı arasında sağlam ve etkili bir kuvvetler ayrılığı sağlamamıştır. Etkili olmayan denge ve denetleme mekanizması, yürütmenin sadece seçimler yoluyla demokratik hesap verebilirliği olduğu anlamına gelmektedir.

Siyasal çoğulculuk, muhalefet partilerinin ve münferit milletvekillerinin hedef alınmasıyla zayıflatılmaya devam etmiştir. Hükümetin muhalefet partilerine mensup belediye başkanlarına yönelik baskısı yerel demokrasiyi zayıflatmaya devam etmiştir. Düzenleyici kurumların çoğu doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı olmaya devam etmektedir. Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu'nun başkanlık sistemine ilişkin tavsiyeleri hâlâ ele alınmamıştır.

Güneydoğu bölgesindeki durum, özellikle Şubat 2023'te meydana gelen depremlerin ardından endişe kaynağı olmaya devam etmiştir. Türk hükümeti, Irak ve Suriye'de güvenlik operasyonları ve askeri operasyonlar yürütmüştür. Sınır bölgeleri, AB'nin terör örgütleri listesinde yer alan Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) terör saldırıları nedeniyle güvenlik riski ile karşı karşıya kalmıştır. Terörle mücadele, hükûmetin meşru hakkı ve sorumluluğu olmakla birlikte, bu mücadelenin, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve temel özgürlükler ilkelerine tam riayet edilerek yürütülmesi esastır. Terörle mücadele tedbirlerinin orantılı olması gerekmektedir. Kürt meselesinin çözümüne yönelik güvenilir bir siyasi barış sürecinin yeniden başlatılması konusunda herhangi bir ilerleme kaydedilmemiştir. Depremlerin ardından, Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK), Mayıs ayındaki seçimler öncesinde tek taraflı bir ateşkes dönemi ilan etmiş ve bu ateşkes Haziran ayında sona erdirilmiştir. Türk yetkililer PKK'ya bağlı Halk Savunma Birlikleri'ni (YPG) Kasım 2022'de İstanbul'da düzenlenen bir saldırıyla ilişkilendirmiş, ancak PKK bu saldırıyla ilgisi olduğunu reddetmiştir. AB, PKK saldırılarını açık şekilde kınamış ve mağdurların aileleriyle dayanışma içinde olduğunu ifade etmiştir. Türkiye, Suriye ve Irak'ın kuzeyinde PKK ve bağlantılı gruplara karşı hava saldırıları düzenlemeye devam etmiştir.

Sivil topluma ilişkin konularda ciddi gerileme devam etmiştir. Sivil toplum kuruluşları giderek artan bir baskıya maruz kalmış ve hareket etme alanları, ifade, örgütlenme ve toplanma özgürlüklerini kısıtlayacak şekilde daralmıştır. Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun'un uygulanmasıyla sivil toplum kuruluşları daha da kısıtlanmıştır. Ancak, yetkililerin artan baskısına rağmen, sivil toplum, Şubat 2023 depremlerinden etkilenen kişilere destek sağlamak da dâhil olmak üzere, sesini duyurmaya ve sivil hayata aktif bir şekilde katılmaya devam etmiştir.

Güvenlik güçlerinin sivil gözetimi güçlendirilmemiştir. Yürütme, güvenlik güçleri üzerindeki önemli kontrolünü sürdürmüştür. Yüksek Askeri Şura'nın (YAŞ) sivil kanadı değişmemiştir. Askeri yargı sisteminin yetkileri sınırlandırılmış ve askeri mahkeme kararlarına karşı yapılan itirazlar sivil yüksek mahkemeler tarafından incelenmiştir. Bununla birlikte, güvenlik güçleri üzerinde etkili sivil gözetim hala eksiktir ve etkili hesap verebilirlik mekanizmalarından yoksundur. Güvenlik kurumları üzerindeki meclis gözetiminin güçlendirilmesi gerekmektedir.

Türkiye, kamu yönetimi reformu alanında bir miktar ve orta hazırlık düzeyindede yer almaktadır. Rapor döneminde bu alanda ilerleme kaydedilmemiştir. Kamu yönetimi ve kamu mali yönetimi reformu konusunda siyasi irade eksikliği devam etmektedir. 2018'de getirilen Cumhurbaşkanlığı sistemine uygun olarak yürütmenin yeniden yapılandırılması ve kamu yönetiminin gözden geçirilmesi, politika oluşturma sisteminin büyük ölçüde merkezileşmesine neden olmuştur. İdarenin hesap verebilirlik düzeyi hala yetersizdir. İnsan kaynakları yönetim sisteminin reforma tabi tutulması gerekmektedir. Kamu yönetiminin siyasallaşması devam etmiştir. Kamu hizmetinde yönetici pozisyonlarındaki kadınların oranı hâlâ düşüktür.

Türkiye'nin, yargı alanındaki hazırlıkları hala başlangıç düzeyindedir. Ciddi gerileme devam etmiş ve son yıllarda çıkarılan çeşitli yargı reformu paketlerine rağmen, yargı sistemindeki yapısal eksiklikler hala giderilmemiştir. Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) bazı kararlarını uygulamayı reddetmeye devam etmesi endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Yargının bağımsızlığını, tarafsızlığını ve niteliğini olumsuz etkileyen, yürütmenin hâkim ve savcılar üzerindeki usule aykırı etkisinin ve baskısının ortadan kaldırılması konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. 2021 İnsan Hakları Eylem Planı (İHEP) ve 2019 Yargı Reformu Stratejisi'nin (YRS) uygulanmasına devam edilmiştir ancak bu belgelerde öngörülen faaliyetler, Avrupa Komisyonunun önceki raporlarında tespit edilen yapısal sorunları ve meseleleri ele almakta yetersiz kalmıştır. Hâkim ve savcıların mesleğe alınmasında ve terfisinde nesnel, liyakate dayalı, yeknesak ve önceden

belirlenmiş kriterlerin bulunmaması hâlâ endişe kaynağıdır.

Türkiye, yolsuzlukla mücadelede erken bir aşamadadır. Rapor döneminde ilerleme kaydedilmemiştir. Yolsuzlukla mücadelenin kilit alanlarında son yıllarda görülen eksiklikler hala giderilmemiştir. Türkiye'nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi'ne aykırı olarak, ilgili kurumları da içeren, tam teşekküllü bir yolsuzluğu önleme politikası hâlâ geliştirilmemiştir. Yolsuzlukla mücadelenin çeşitli alanlarında mevzuat eksiklikleri hala devam etmektedir. Yasal çerçeve ve kurumsal yapıdaki sınırlamalar, yolsuzluk davalarının soruşturma ve kovuşturma aşamalarında usule aykırı etkiye izin vermiştir. Kamu kurumlarının hesap verebilirliğinin ve şeffaflığının iyileştirilmesi gerekmektedir. Yolsuzlukla mücadele stratejisi ve eylem planının bulunmaması, yolsuzlukla kararlı bir şekilde mücadele etme iradesinin eksikliğine işaret etmektedir. Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO) tavsiyeleri halen uygulanmamıştır. Sonuç olarak, yolsuzluk bir sorun olmaya devam etmektedir.

Türkiye, örgütlü suçlarla mücadelede belirli düzeyde hazırlıklıdır ve AB Üye Devletleri ve komşu ülkelerle artan sayıda ortak operasyona katılarak operasyonel düzeyde bazı ilerlemeler kaydetmiştir. Bununla birlikte, Türkiye'nin AB kolluk kuvvetleri ortaklarıyla işbirliği yapma ve bilgi alışverişinde bulunma konusundaki operasyonel istekliliğini daha da artırması önemlidir. Örgütlü suçlarla mücadele ve polis işbirliğine ilişkin yasal çerçeve AB müktesebatıyla ancak kısmen uyumludur. Türk veri koruma mevzuatının hâlâ AB müktesebatıyla uyumlu olmadığı da dikkate alındığında, AB ile Türkiye arasında, Europol ile ağır suçlar ve terörizmle mücadeleden sorumlu Türk makamları arasında kişisel verilerin değişimine ilişkin uluslararası anlaşmanın tamamlanması hâlâ beklemededir. Kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanı ile mücadeleyi düzenleyen yasal çerçevenin, Mali Eylem Görev Gücü (FATF) ve Venedik Komisyonunun, Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun hakkındaki tavsiyeleri doğrultusunda iyileştirilmesi gerekmektedir.

İnsan hakları ve temel haklar alanlarındaki kötüleşme devam etmiştir. Türkiye’deki yasal çerçeve, insan haklarına ve temel haklara riayet edilmesine ilişkin genel güvenceleri içermektedir, ancak mevzuatın ve uygulamasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı ile uyumlu hâle getirilmesi gerekmektedir. 2016 tarihli olağanüstü hal kanunlarının kalan unsurlarını ortadan kaldıracak herhangi bir mevzuat değişikliği kabul edilmemiştir.

Türkiye'nin bazı AİHM kararlarını uygulamayı reddetmesi, yargının uluslararası standartlara ve Avrupa standartlarına bağlılığına ilişkin endişe kaynağıdır. Türkiye, Bakanlar Komitesi tarafından Türkiye aleyhine başlatılan ihlal prosedürü çerçevesinde verilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi'nin Temmuz 2022 tarihli kararını uygulamamıştır, bu da Avrupa Konseyi üyesi olarak taahhüt ettiği insan hakları ve temel özgürlükler standartlarından uzaklaştığına işaret etmektedir.

2021'de kabul edilen insan hakları eylem planının uygulanmasına devam edilmiştir. Ancak, kritik konular ele alınmamıştır. Genel insan hakları durumu iyileşmemiştir.

İfade özgürlüğü konusunda ciddi gerileme devam etmiştir. Gazeteciler, yazarlar, avukatlar, akademisyenler, insan hakları savunucuları ve eleştirel seslerin faaliyetleri üzerindeki yaygın kısıtlamalar, bu kişilerin özgürlüklerini kullanmaları üzerinde olumsuz etki yaratmaya devam etmiştir. Ulusal güvenlik ve terörle mücadeleye ilişkin ceza kanunlarının uygulanması, AİHS'ye aykırı olmaya ve AİHM içtihadından sapmaya devam etmiştir.

Mayıs 2023 seçim kampanyası, ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalara sahne olmuş, hem özel hem de kamu medyası, kampanyaya ilişkin yayınlarında editoryal bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlamamış, bu da seçmenlerin bilinçli bir seçim yapma kabiliyetine zarar vermiştir.

Mevzuatın ve uygulamasının Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Avrupa standartları veya Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle uyumlu olmadığı toplanma ve örgütlenme özgürlüğü alanında ilerleme kaydedilmemiştir. Barışçıl gösterilere yönelik tekrar eden yasaklamalar, orantısız güç kullanımı ve müdahaleler söz konusu olmuştur. Göstericiler, terörle bağlantılı faaliyetler veya toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet suçlamalarıyla soruşturmalara, davalara ve idari para cezalarına maruz kalmıştır.

En dezavantajlı grupların ve azınlıklara mensup kişilerin haklarının daha iyi korunması gerekmektedir. Romanlar hâlâ kayıtlı istihdamdan büyük ölçüde dışlanmış durumdadır ve yaşam koşulları ciddi şekilde kötüleşmiştir. Ocak 2023'te Türkiye, 2023-2030 dönemini kapsayan yeni bir Roman stratejisi ve 2023-2025 dönemini kapsayan bir eylem planı kabul etmiştir. Şubat 2023 depremleri Roman nüfusunu orantısız bir şekilde etkilemiş ve etkilenen bölgelerde özellikle kadınlar ve çocukların yaşam koşulları, geçim ve temel ihtiyaçlar ve sağlık açısından karşılaştıkları zorluklar artmıştır. Azınlıklara ve lezbiyen, eşcinsel, biseksüel, transseksüel, interseks ve queer (LGBTIQ) bireylere yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, ayrımcılık ve nefret söylemi hâlâ ciddi bir endişe konusudur.

Göç ve iltica politikası konusunda Türkiye bazı ilerlemeler kaydetmiştir. AB-Türkiye Mutabakatı, AB ile Türkiye arasındaki iş birliğinin temel çerçevesi olmaya devam etmiştir. İran ve Irak ile kara sınırlarının gözetimi ve korunmasına yönelik kapasitenin daha da güçlendirilmesi konusunda bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Komisyon Türkiye'nin, Ekim 2021 tarihli Avrupa Birliği Konseyi kararları doğrultusunda, kara ve deniz güzergâhlarından düzensiz göçün önlenmesi ve geri dönüşlerin yeniden başlatılması da dâhil olmak üzere, AB-Türkiye Mutabakatı kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmesini beklemektedir. Düzensiz göçmenlerin AB-Türkiye Mutabakatı kapsamında Yunan adalarından geri dönüşü askıda kalmıştır. AB-Türkiye geri kabul anlaşması, tüm AB Üye Devletlerine yönelik olarak tam ve etkili bir şekilde uygulanmayı beklemektedir. Göç ve güvenlik konularında siyasi ve teknik diyalog devam etmektedir. Göç konusunda bir sonraki AB-Türkiye yüksek düzeyli diyalog toplantısının 23 Kasım 2023 tarihinde gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Genel olarak Türkiye ile Yunanistan arasındaki yasa dışı sınır geçişlerinin sayısı, AB-Türkiye Mutabakatı'nın kabulünden önceki dönemle kıyaslandığında önemli ölçüde düşük düzeyde kalmıştır. 2022’de gelen düzensiz göçmenlerin sayısı 2021’e kıyasla çoğu güzergâhta artış göstermiştir. 2023'ün ilk yarısında Türkiye'den AB'ye düzensiz varışların sayısı, 2022'nin aynı dönemine oranla daha düşük olmuştur. Yunanistan'a varışlar %62 artarken, İtalya'ya giden deniz güzergâhında önemli bir düşüş (%52 azalma) yaşanmış ve Yeşil Hat üzerinden Kıbrıs'a varışların sayısı %42 gibi önemli bir düzeyde azalmıştır. Türkiye, Ekim 2017'de yürürlüğe giren AB-Türkiye geri kabul anlaşmasında yer alan üçüncü ülke vatandaşlarına ilişkin hükümleri halen uygulamamıştır.

Türkiye, dünyadaki en büyük mülteci topluluklarından birine ev sahipliği yapmak ve ihtiyaçlarını karşılamak için kayda değer çaba sarf etmeye devam etmiştir. AB'nin 2011'den bu yana mültecilere tahsis ettiği yaklaşık 10 milyar Avroluk desteğin yaklaşık 7 milyar Avroluk kısmı, Eylül 2023 itibariyle aktarılmıştır. Mültecilerin ülkede kalış sürelerinin uzamasına ilişkin olarak etkin entegrasyon tedbirlerinin alınmasına ihtiyaç vardır. Göçmenlerin ve mültecilerin kamu sağlığı hizmetlerine erişimlerinin iyileştirilmesi gerekmektedir. Vize serbestisinin geri kalan kriterleri yerine getirilmemiştir. Halen Türkiye'nin vize politikasına ilişkin mevzuatını AB müktesebatı ile daha fazla uyumlaştırması gerekmektedir.

Türkiye, AB-Türkiye ilişkileri bağlamında önemli bir unsur teşkil eden dış politika alanında aktif ve önemli bir aktördür. Bununla birlikte, Türkiye'nin tek taraflı dış politikası, AB'nin ortak dış ve güvenlik politikası (ODGP) kapsamındaki öncelikleri ile ters düşmeye etmiştir. Türkiye’nin dış politika ve güvenlik politikası konusunda AB'nin tutumuyla uyumu, 2022’deki %8’lik oranla mukayese edildiğinde, %10’la (Ağustos 2023 itibarıyla) çok düşük bir seviyede kalmıştır. Türkiye'nin 7 Ekim 2023'te İsrail'e karşı gerçekleştirdiği saldırıların ardından terörist grup Hamas'a destek veren söylemi, AB'nin yaklaşımıyla tamamen uyumsuzdur.

Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı saldırı savaşının ardından Türkiye, BM Genel Kurulu’nda da dâhil olmak üzere Rusya'nın askeri saldırganlığını kınamış ve Ukrayna tahılının ihracatı ve esir değişiminin kolaylaştırılması da dâhil olmak üzere siyasi ve diplomatik girişimlerde bulunmuştur. BM ve Türkiye'nin arabuluculuğundaki Karadeniz Tahıl Girişimi, Temmuz 2023'te Rusya tarafından feshedilmiştir. Türkiye ayrıca Ukrayna ve Rusya arasındaki görüşmeleri kolaylaştırmaya, gerilimi azaltmaya ve ateşkes sağlamaya çalışmıştır. Buna karşın Türkiye, AB'nin Rusya'ya yönelik kısıtlayıcı tedbirlerine uyum sağlamaktan kaçınmıştır. Mart 2023 itibariyle Türkiye AB, ABD ve Birleşik Krallık menşeli yaptırım uygulanan malların Rusya'ya ihracatına yasak getirmiştir. Bu yasak özellikle transit sürecinde olan, ambarlarda depolanan veya Türkiye'deki serbest bölgelerde bulunan malları hedef almıştır. Bununla birlikte, çift kullanımlı ve hassas teknolojiye sahip malların nakliye edilmesi potansiyeli ile yaptırım uygulanan malların Türkiye'den Rusya'ya sınırsız hareketi, hâlâ ele alınması gereken konulardır. Genel olarak Türkiye, Rusya ile ticari ve ekonomik bağlarını önemli ölçüde yoğunlaştırmış ve Türk ekonomisi, başta enerji olmak üzere yaşamsal sektörlerde Rusya'ya daha bağımlı hale gelmiştir.

Türkiye Arap devletleri, Ermenistan ve İsrail ile 'bölgesel normalleşme' politikasını yoğunlaştırmıştır. Hamas terörist grubunun Ekim 2023'te İsrail'e yönelik saldırılarının ardından Türkiye, bu saldırıları kınamaktan ve terörizm olarak nitelemekten kaçınmış ve İsrail'in tepkisini şiddetle eleştirmiştir. Türkiye, her iki taraftan sivillerin hayatını kaybetmesini şiddetle kınamış ve İsrail ile Hamas arasında arabuluculuk yapmayı önermiştir. Türkiye şu anda İsrail ile ilişkilerini yeniden değerlendirmektedir. Orta Doğu Barış Süreci (ODBS) konusunda Türkiye'nin tutumu, AB'nin iki devletli çözümü destekleyen tutumuyla uyumludur. Türkiye'nin Rusya'nın arabuluculuğunda Suriye rejimi ile yakınlaşması, Suriye ihtilafına siyasi bir çözüm bulunamamasına rağmen gerçekleşmiştir ve AB'nin politikası ile ters düşmektedir. Aynı zamanda Türkiye, başta BMGK’nin 2254 sayılı kararının uygulanması yoluyla, Suriye’de istikrar ve refahın sağlanması doğrultusunda AB ile ortak bir hedefi paylaşmıştır. Türkiye'nin Güney Kafkasya ve Orta Asya'da artan bir varlığı ve jeopolitik iddiası bulunmaktadır. Türkiye ayrıca Afrika, Latin Amerika ve Asya ülkeleriyle ilişkilerini genişletme çabalarını da sürdürmüştür. Türkiye'nin Afganistan konusundaki pragmatik angajmanı ve Sudan'daki gelişmelere ilişkin açık tutumu, büyük uluslararası krizler bağlamında kilit bir oyuncu olma arzusunun altını çizmiştir.

Türkiye ortak güvenlik ve savunma politikası (OGSP) ve AB savunma girişimlerine katılım arayışını sürdürürken, bir üye devleti NATO ile olası tüm işbirliklerinin dışında tutmaya devam etmiştir. Türkiye, OGSP çerçevesinde AB kriz yönetimi misyonlarına ve operasyonlarına aktif olarak katılmaya devam etmiştir. Mart 2023'te Türkiye Büyük Millet Meclisi Finlandiya'nın NATO’ya katılımını onaylamış ve Temmuz 2023'teki NATO zirvesi sırasında Türkiye Cumhurbaşkanı İsveç'in katılım protokolünü onay için hızla TBMM'ye sunma sözü vermiştir. Cumhurbaşkanı, tasarıyı onay için 23 Ekim 2023 tarihinde TBMM'ye sunmuştur.

İyi komşuluk ilişkileri ve bölgesel işbirliği konusunda Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımayı reddetmeye devam etmiş ve ilgili BM Güvenlik Konseyi Kararlarına aykırı olarak defalarca Kıbrıs'ta iki devletli bir çözümü savunmuştur. AB, Kıbrıs sorununun BM çerçevesinde, ilgili BMGK kararlarına uygun olarak, AB'nin dayandığı ilkeler ve müktesebat doğrultusunda kapsamlı bir çözüme kavuşturulması yönündeki kararlılığını sürdürmektedir. AB son olarak Haziran 2023 tarihli Avrupa Konseyi sonuç bildirgesinde müzakerelerin hızlı bir şekilde yeniden başlatılması için çağrıda bulunmuş ve BM öncülüğündeki sürecin tüm aşamalarını, elindeki tüm uygun araçlarla desteklemek üzere aktif bir rol oynamaya hazır olduğunu ifade etmiştir. Rapor döneminde Türkiye tarafından Doğu Akdeniz'de izinsiz sondaj faaliyeti gerçekleştirilmemiştir.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkiler 2023 başlarına kadar kötüleşmiştir. Ancak Şubat 2023'te Türkiye'de meydana gelen yıkıcı depremlerin ardından ilişkilerde belirgin bir iyileşme yaşanmıştır. Şubat 2023 itibariyle, Yunan hava sahasına yönelik ihlaller büyük ölçüde azalmış ve Yunan yerleşim bölgeleri üzerinde hiçbir uçuş rapor edilmemiştir.

Diyaloğun iyi niyetle sürdürülmesi ve AB'nin çıkarlarına ters düşen, uluslararası hukuku ve AB Üye Devletlerinin egemenlik haklarını ihlal eden tek taraflı eylemlerden kaçınılması, Doğu Akdeniz'de istikrarlı ve güvenli bir ortamın sağlanması ve AB ile Türkiye arasında işbirliğine dayalı ve karşılıklı yarar sağlayan bir ilişkinin geliştirilmesi için temel bir gerekliliktir. Türkiye'nin iyi komşuluk ilişkilerine, uluslararası anlaşmalara ve gerektiğinde Uluslararası Adalet Divanı'na başvurarak anlaşmazlıkların Birleşmiş Milletler Şartı'na uygun olarak barışçıl yollarla çözümüne kesin bir şekilde bağlı kalması beklenmektedir.

Ekonomik kriterlere ilişkin olarak, Türkiye ekonomisi oldukça ileri düzeydedir; ancak, rapor döneminde ilerleme kaydedilmemiştir. Türkiye’nin piyasa ekonomisinin düzgün işleyişine dair ciddi endişeler devam etmektedir. Rapor döneminin büyük bir bölümünde, para politikasının yürütülmesi ile kurumsal ve düzenleyici ortam gibi önemli unsurlarda gerileme olmuştur. Mayıs ayında yapılan milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana yetkililer, daha fazla istikrar odaklı makroekonomik politikalara geri dönmek için bazı adımlar atmıştır. Ekonomik büyüme 2022'de güçlü kalmaya devam etse de Türkiye, ekonomik temellerini zayıflatan ve kırılganlıklarla riskleri arttıran piyasa odaklı politikalardan daha da uzaklaşmıştır. Enflasyon bir miktar düşmüş; ancak para politikasının, reel anlamda son derece negatif kalan ve bir dizi düzenleyici ve ihtiyati tedbirle sürdürülen olağanüstü düşük faiz oranlarına öncelik vermesi nedeniyle, çok yüksek kalmaya devam etmiştir.

Para politikası, 2023 ilkbaharındaki cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinden sonra sıkılaşmaya başlamış ve makro ihtiyati çerçevenin kademeli olarak sadeleştirileceği sinyalini vermiştir. Cari açık, negatif ticaret hadleri şoku ve parasal olmayan yüksek altın ithalatının etkisiyle 2022 yılında GSYH'nin %5,4'üne yükselmiştir. Son yıllardaki nispeten iyi bütçe performansı, artan mali risklerin altında yatan eğilimi maskelemektedir. Yetkililerin mali disipline olan bağlılığı, seçim öncesi bütçe cömertliğine depremle ilgili harcama baskısının da eklenmesiyle 2023 yılında mali tutumun konjonktürel hale gelmesiyle sarsılmıştır. Ancak, seçimlerin ardından mali tutum sıkılaştırılmış ve Temmuz ayında büyük vergi artışlarını da içeren revize bir bütçe kabul edilmiştir.

Kurumsal ve düzenleyici ortam öngörülebilirlik ve şeffaflıktan yoksundur ve seçim sonrasında ekonomi politikasının normalleşmesini karmaşık hale getirmektedir. Piyasadan çıkış maliyetli ve yavaş olmaya devam etmektedir. Ancak Türkiye, işletmelere yönelik devlet hizmetlerinin dijitalleştirilmesi konusunda ilerleme kaydetmiştir. Kayıt dışı ekonomi son yıllarda azalmış olsa da, hâlen ekonomik faaliyetlerin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Devletin fiyat belirleme mekanizmalarına müdahalesi devam etmektedir.

Devlet yardımlarının verilmesinde uygun uygulama esasları, yürütme ve şeffaflık bulunmamaktadır. Bankacılık sektörü genel olarak istikrarını korumuştur; ancak, çok sayıdaki aşırı karmaşık ve geniş kapsamlı makro ihtiyati ve düzenleyici tedbir nedeniyle finansal istikrara ilişkin zorluklarla karşı karşıyadır. İşgücü piyasası daha da güçlenmiştir; ancak özellikle genç ve kadın istihdamına ilişkin yapısal zorluklar önemini korumaktadır. Bölgesel işgücü piyasası eşitsizlikleri azalmış ve son yılların en düşük seviyelerinden birine ulaşmıştır. Son dönemdeki net asgari ücret artışları konjonktürel olmuştur.

Türkiye AB içindeki rekabet baskısı ve piyasa güçleriyle başa çıkma kapasitesine ulaşma konusunda iyi bir hazırlık düzeyine sahiptir ve sınırlı ilerleme kaydetmiştir. Mesleki eğitimdeki iyileşmeye rağmen, eğitim sistemi ile işgücü piyasası ihtiyaçları arasındaki uyumsuzluk endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Araştırma ve geliştirme harcamaları, çok yavaş bir hızda da olsa artmaya devam etmiştir ve hâlâ hükümetin hedeflediği düzeyin altındadır. Yatırımlar 2022'de nispeten durgun seyretmiştir. Enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi konusunda ilerleme kaydedilmiş ve yenilenebilir kaynaklardan üretilen enerjinin payı önemli ölçüde artmıştır. Ancak, yenilenebilir enerji üretim sektöründeki yerli girdi şartı ayrımcı bir uygulamadır ve endişe kaynağıdır. Ticarette açıklık daha da artmış; ancak AB ile entegrasyon, yüksek düzeyde kalmasına rağmen düşmeye devam etmiştir. Türkiye'nin AB-Türkiye Gümrük Birliği kapsamındaki yükümlülüklerinden sapması, ikili ticareti engellemeye devam etmektedir.

Türkiye, kamu alımları alanında orta düzeyde hazırlıklıdır ve AB müktesebatına uyum konusunda önemli eksiklikler bulunmaktadır. Türkiye'nin pazarlık usulü ve ayrımcı yerli fiyat avantajı uygulamalarının kullanımını artırması ve yerli katkıyı destekleyen offset uygulamalarına izin vermeye devam etmesi nedeniyle rapor döneminde gerileme yaşanmıştır. Türkiye, istatistik alanında orta düzeyde hazırlıklıdır ve istatistik metodolojisini AB standartlarıyla uyumlaştırma çalışmaları devam etmekle birlikte bazı ilerlemeler kaydetmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yıllık ulusal hesapların yayınlanması ve aşırı açık prosedürü bildirimleri için zaman çerçevelerine uyumunu iyileştirmiştir.

Diğer ana veri sağlayıcılarla işbirliğini geliştirmek için ilave adımlar atmıştır. Ancak, Türkiye'nin TÜİK'in güvenilirliğini ve kamuoyunun resmi istatistiklere olan güvenini artırması gerekmektedir.

Rapor döneminde herhangi bir ilerleme kaydedilmemiş olsa da, Türkiye mali kontrol alanında iyi bir hazırlık düzeyine sahiptir. Kamu İç Mali Kontrol politika belgesi henüz güncellenmemiştir.  İç denetimin amacı, yetkisi ve sorumluluğu, bakanlıklarda iç denetim birimlerinin bulunmasına ilişkin yasal bir zorunluluk bulunmaması nedeniyle zayıflamaktadır.

Üyelik yükümlülüklerini üstlenebilme yeteneği bakımından Türkiye'nin AB müktesebatıyla uyumu, çok sınırlı kalmış ve daha çok amaca özel bir temelde sürdürülmüştür.

İç pazar grubu, AB-Türkiye Gümrük Birliği'nin iyi işlemesi ve Türkiye'nin AB tek pazarına entegre edilmesi açısından kilit öneme sahiptir. Bununla birlikte, ticaretin önündeki teknik engeller ve AB ürünlerine karşı ayrımcılık oluşturan şartlar yürürlükte kalmaya devam etmiştir. İşçilerin serbest dolaşımı, iş kurma hakkı ve hizmet sunumu serbestisi alanlarındaki hazırlıklar erken aşamadadır ve müktesebata uyum için hâlâ önemli çaba sarf edilmesi gerekmektedir. Yabancı mülkiyet ve sermaye hareketleri üzerindeki sınırlamalar devam ettiğinden, Türkiye sermayenin serbest dolaşımı konusunda orta düzeyde hazırlıklıdır. Türkiye'nin, kara paranın aklanması ve terörün finansmanı ile mücadeleyi düzenleyen mevzuatında çözüm bekleyen konuları ele almaya devam etmesi gerekmektedir.

Türkiye, şirketler hukuku alanında oldukça ileri düzeydedir ancak AB müktesebatına uyum konusunda daha fazla ilerleme kaydetmesi gerekmektedir. Türkiye, özellikle mevzuat uyumu bakımından fikri mülkiyet hukuku alanında iyi bir hazırlık düzeyine sahiptir, ancak uygulamada ve icrada iyileştirmelere ihtiyaç vardır. Türkiye’nin rekabet politikası alanındaki hazırlıkları belirli bir düzeydedir. Devlet yardımı alanındaki yasal çerçeve, uygulama kapasitesi ve şeffaflıkla ilgili ciddi endişelerin devam etmesinden dolayı bu alnda gerileme gözlemlenmiştir devam etmektedir. Türkiye, finansal hizmetler alanında iyi bir hazırlık düzeyine sahiptir ancak rapor döneminde bankacılık sektörü çalışma ortamı bakımından ciddi güçlükler yaşamıştır.  Tüketici ve sağlığın korunması alanında Türkiye iyi bir hazılrık seviyesindedir ancak sağlık (güvenlik) hizmetlerine yönelik gözetim sisteminin güçlendirilmesine ilişkin sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Sağlık hizmet sunumu sisteminin kapasitesi Şubat 2023’te Türkiye’nin güneydoğusunda meydana gelen depremlerden ciddi ölçüde etkilenmiştir.  

Rekabetçilik ve kapsayıcı büyüme grubunda, Türkiye dijital dönüşüm ve medya alanında belirli bir düzeyde hazırlıklıdır. Türkiye'nin bilim ve araştırma alanındaki hazırlıkları oldukça ileri düzeydedir ve Türkiye, raporlama döneminde, özellikle Horizon Europe’a katılması ve programa ilişkin farkındalık ve kapasite arttırma çalışmalarının devam etmesiyle birlikte, iyi ilerleme kaydetmiştir. Türkiye, eğitim ve kültür konusunda orta düzeyde hazırlıklıdır ve özellikle ulusal yeterlilik sistemlerinin uygulanmaya devam etmesi ve bazı AB programlarına daha fazla katılımın sağlanması yoluyla katılımı açısından belirli düzeyde ilerleme kaydetmeyi sürdürmüştür. Şubat 2023’te meydana gelen depremler nedeniyle ülkenin güneydoğusunda eğitime erişim ciddi ölçüde etkilenmiştir.  

Ekonomi ile ilgili fasıllarda, Türkiye’nin belirli düzeyde hazırlıklı olduğu ekonomi ve para politikası alanlarındaki gerileme devam etmiştir. Merkez Bankası, son yılların en yüksek enflasyonunu tetikleyen ve enflasyon beklentilerini sarsan, alışılmışın dışındaki para politikası duruşunu gevşetmeye devam etmiştir.  Mayıs 2023'teki milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar Merkez Bankası, reel faiz oranlarını ciddi düzeyde negatif tutması yönünde önemli bir siyasi baskıya maruz kalmıştır. Geniş kapsamlı ihtiyati ve düzenleyici tedbirler finansal piyasaların işleyişini bozmuş ve riskleri artırmıştır. Seçimlerin ardından Merkez Bankası para politikasını sıkılaştırmaya başlamış ve yeni hükümet büyüyen mali açığı sınırlandırmak için tedbirler almıştır. Türkiye, işletme ve sanayi politikası konusunda orta düzeyde hazırlıklıdır ve sınırlı ilerleme kaydetmiştir. AB sanayi politikası ilkeleriyle uyumlu olmayan tedbirlere ilişkin önemli zorluklar hâlâ ele alınmamıştır. Türkiye, sosyal politika ve istihdam alanında belirli düzeyde hazırlıklıdır. İşgücü piyasasındaki durum iyileşmiş olsa da sendikal haklar ve etkili sosyal diyalog, kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin ısrarlı seyri ve istihdamdaki cinsiyet uçurumu ile ilgili endişeler devam etmektedir. Şubat 2023 depremleri, etkilenen bölgelerdeki işgücü piyasası üzerinde ciddi bir etki yaratmıştır.

Türkiye vergilendirme konusunda orta düzeyde hazırlıklı olmakla birlikte, raporlama döneminde ilerleme kaydedilmemiştir. AB Üyesi tüm Devletler ile vergi alanında bilgi alışverişine imkan sağlaması gereklidir.  Türkiye, gümrük birliği alanındaki hazırlıklarını iyi düzeyde tutmuş olsa da, raporlama döneminde sınırlı ilerleme kaydetmiştir. Öte yandan Türkiye'nin AB-Türkiye Gümrük Birliği kapsamındaki yükümlülüklerinden sapması devam etmekte ve çok sayıda ticari engele katkıda bulunmaktadır.

Yeşil Gündem ve sürdürülebilir bağlantısallık grubunda Türkiye, ulaştırma politikasında orta düzeyde hazırlıklıdır. Raporlama döneminde, esas olarak Paris Anlaşması kapsamında ulusal niyet beyanının, ulaştırma azaltım politikalarına ilişkin özel bir bölümle güncellenmesiyle bağlantılı olarak sınırlı ilerleme kaydetmiştir. Türkiye, enerji alanında orta düzeyde hazırlıklıdır ve genel olarak sınırlı ilerleme kaydetmiştir. Yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılması, doğal gaz sektöründeki reformlar ve nükleer [enerji] güvenliğiyle ilgili mevzuat uyumu konusundaki çabalar devam etmiştir. Türkiye, AB için önemli bir transit ülke olmaya devam etmektedir ancak fosil yakıt ithalatı ve nükleer enerji konusunda Rusya'ya bağımlılığını sürdürmektedir. Türkiye, trans-Avrupa ağları konusunda oldukça ileri düzeydedir ve hiçbir ilerleme kaydetmemiştir. Trans-Anadolu boru hattı sorunsuz bir şekilde işletilmeye ve Güney Gaz Koridoru'nun Avrupa bölümüne gaz iletmeye devam etmektedir. AB sınırını İstanbul'a bağlayan öncü konumdaki Halkalı-Kapıkule demiryolu hattının inşası devam etmiştir.

Türkiye, çevre ve iklim değişikliği alanında belirli düzeyde hazırlıklıdır ve raporlama dönemi boyunca sınırlı ilerleme kaydetmiştir. İklim değişikliği alanında Türkiye, Paris Anlaşması çerçevesinde güncellenmiş ulusal katkı beyanını sunmuştur.  Kritik seviyelerde çevre ve iklim sorunlarıyla karşı karşıyadır, dolayısıyla daha iddialı ve daha iyi koordine edilmiş çevre ve iklim politikalarına, stratejik planlamaya, ciddi ölçekli yatırımlara ve daha güçlü bir idari kapasiteye ihtiyaç vardır.

Kaynaklar, tarım ve uyum grubunda Türkiye, tarım ve kırsal kalkınma alanında belirli bir hazırlık düzeyine ulaşmıştır. Tarım politikasının AB ortak tarım politikasının temel ilkelerinden uzaklaşmaya devam etmesi ve Türkiye'nin AB'den tarım ürünleri ithalatını kısıtlamayı sürdürmesine bağlı olarak bu alandaki gerileme raporlama döneminde devam etmiştir. Türkiye, AB'ye önemli miktarda gıda ürünleri ihraç eden bir ülke konumundadır ve raporlama döneminde, belirli bir hazırlık seviyesine ulaştığı gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı politikası alanında sınırlı ilerleme kaydetmiştir. Bu alanda AB müktesebatının eksiksiz uygulanması için halen ciddi çalışmalar yürütülmesi gerektirmektedir. Türkiye, balıkçılık ve su ürünleri alanında orta düzeyde hazırlıklıdır ve balıkçılık yönetimi, denetim ve kontrol konularında bazı ilerlemeler kaydedilmiştir.

Türkiye, bölgesel politika ve yapısal araçların koordinasyonu alanında orta düzeyde hazırlıklıdır ve IPA II fonlarının özümsenme sürecinin hızlandırmasında bazı ilerlemeler kaydetmeye devam etmiştir. Türkiye, mali ve bütçesel hükümler alanında belirli bir hazırlık seviyesindedir, ancak raporlama döneminde bu alanda ilerleme kaydetmemiştir.

Dış ilişkiler grubu, Türkiye dış ilişkiler alanında, orta düzeyde hazırlıklıdır ve rapor döneminde bir ilerleme kaydetmemiştir. Türkiye, dış ilişkiler, güvenlik ve savunma politikası alanında belirli düzeyde hazırlıklıdır ve genel anlamda rapor döneminde bir ilerleme kaydetmemiştir. Türkiye, AB-Türkiye ilişkileri bağlamında önemli bir unsur teşkil eden dış politika alanında kaydadeğer bir aktördür. AB'nin ortak dış ve güvenlik politikasına uyum sağlanması yönündeki çabaların artırılması, yeni jeopolitik bağlamda Türkiye'nin AB'ye olan bağlılığının önemli bir işareti olacaktır.

 

Önemli tarihler:

Eylül 1959: Türkiye ortak üyelik için Avrupa Ekonomik Topluluğuna başvuruda bulundu (AET).

Eylül 1963: Ekonomik işbirliğinin arttırılmasını ve Türkiye ile AET arasında Gümrük Birliği yapılmasını amaçlayan Ortaklık Anlaşması imzalandı.

Nisan 1987: Türkiye Avrupa Ekonomik Topluluğuna üyelik için resmi başvuruda bulundu.

Ocak 1995: Türkiye ve AB arasındaki anlaşma ile gümrük birliği oluşturuldu.

Aralık 1999: Türkiye, AB Konseyi tarafından aday ülke olarak tanındı.

Aralık 2004: AB Konseyi Türkiye ile katılım müzakerelerini başlatma kararı aldı.

Ekim 2005: Katılım müzakereleri başlatıldı.

Aralık 2013: Vize serbestisi diyaloğunun başlatılmasına paralel olarak, AB-Türkiye arasında Geri Kabul Anlaşması imzalandı.

Kasım 2015: AB-Türkiye Liderler Toplantısı kapsamında iki taraf, Türkiye'den AB'ye yönelik düzensiz göçün sona erdirilmesi amacıyla bir Ortak Eylem Planının, AB standartları ve uluslararası standartlar ile tam uyum içerisinde, uygulamaya konulması hususunda mutabık kaldı.

Kasım 2015: Türkiye'deki Mülteciler için Mali Yardım Programı, AB Konseyi'nin Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin desteklenmesi için önemli miktarda ek fon sağlanması çağrısına cevaben, başlangıçta 3 milyar Avro'luk bir bütçeyle (Mart 2016'da bu bütçe iki katına çıkarılarak 6 milyar Avro'ya yükseltilmiştir) kurulmuştur.

Mart 2016: AB ve Türkiye, Kasım 2015 tarihli Ortak Eylem Planı temelinde ortak bir Bildiri üzerinde anlaşmaya vardı.

Aralık 2016: Avrupa Komisyonu, Türkiye ile Gümrük Birliği'nin modernleştirilmesine yönelik müzakerelerin başlatılması teklifini kabul etti. 

Haziran 2018:  Genel İşler Konseyi, Türkiye'nin katılım müzakerelerinin fiilen durma noktasına geldiğine ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden daha fazla uzaklaşması nedeniyle başka fasılların açılması veya kapatılmasının değerlendirilemeyeceğine karar verdi.

Mart 2019: 54. AB-Türkiye Ortaklık Konseyi toplantısı Brüksel’de gerçekleştirildi.

Temmuz 2019: Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki izinsiz sondaj faaliyetleri ışığında Konsey, AB-Türkiye Ortaklık Konseyi'nin yanı sıra ekonomi, enerji ve ulaştırma konularındaki yüksek düzeyli siyasi diyalog ve sektörel diyalogları askıya almaya karar verir.

Kasım 2019: AB, Doğu Akdeniz'deki yasadışı sondaj faaliyetleri nedeniyle Türkiye'ye yönelik hedefli tedbirler için bir çerçeve kabul eder.

Mart 2021: AB Konseyi, bir dizi ortak çıkar alanında işbirliğinin geliştirilmesi için AB’nin Türkiye ile aşamalı, orantılı ve tersine çevrilebilir bir şekilde ilişki kurmaya hazır olduğunu ifade etti.

Şubat 2023: Depremlerden etkilenen Türkiye ve Suriye halkı için Donörler Konferansı düzenlendi. AB, insani yardım ve yeniden inşa çalışmaları için 1 milyar Avro taahhüt etti.

Haziran 2023: AB Konseyi, Yüksek Temsilci ve Komisyon'u AB-Türkiye ilişkilerinin durumu hakkında AB Konseyi'ne bir rapor sunmaya davet eder.

 

Ayrıntılı bilgi için:

2023 Türkiye Raporu

AB Genişleme Politikası Tebliği 

Türkiye Bilgi Föyü

 

Basın iletişim:

Ana PISONERO-HERNANDEZ (+32 2 295 43 20)

Zoï MULETIER (+32 2 299 43 06)

Kamuoyu için: Europe Direct direkt telefonla 00 800 67 89 10 11 veya e-posta ile