AB, Gençlerin Lise Eğitimine Devamı İçin Fon Sağlıyor

 

 

AB, GENÇLERİN LİSE EĞİTİMİNE DEVAMI İÇİN FON SAĞLIYOR

 

 

AB Delegasyonu Maslahatgüzarı Sn. Béla Szombati'nin konuşma metni

Ankara, 15.01.2015

Türkiye'deki Şartlı Eğitim Yardımı Programının Lise Devam Oranları Üzerine Etkisinin Arttırılması Projesinin Açılış Töreni

Sayın Bakan,

Sayın Bakan Yardımcısı,

Faydalanıcı Bakanlıklar ile Proje Ortaklarının Değerli Temsilcileri,

Hanımefendiler ve Beyefendiler,

Türkiye'deki lise öğrencilerinin okula devam oranlarını arttırmayı amaçlayan bu programın resmi açılış törenine katılmaktan büyük memnuniyet duyduğumu dile getirmek istiyorum.

Eğitim, burada Türkiye'de ve Avrupa genelinde bulunan herkesin geleceği açısından hayati önem taşımaktadır. Okul-öncesi seviyeden itibaren olmak üzere, çocuklarımızın eğitimi hem anlamlı hem de sürdürülebilir olmasını istediğimiz gelişim sürecinin temelini oluşturmaktadır. Bu, uzun vadede getirisi olan sosyal bir yatırımdır.

Erken okul terki hem Türkiye'de hem de AB'de, çocukluk, ergenlik ve hayatın daha ileri aşamaları üzerinde derin etkisi olan zorlu bir meseledir. İşte bu sebepten dolayı, AB Üye Devletleri bu meseleyi çözebilmek adına son derece isabetli iki hedef benimsemiştir:

1. 2020 itibariyle erken terk oranının toplam öğrenci sayısının %10'unun altına düşürülmüş olması.

2. 2020 itibariyle, 30-34 yaş grubunun %40'ının yükseköğrenim mezunu olması.

Uzun zamandan beri bu alandaki politikalarla ilgili yürütülen diyaloğumuza ve mali işbirliğimize dayanarak, Türkiye'de eğitim alanında karşılaşılan zorlukların bilincinde olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu çerçevede, erken okul terki AB üyeliğine tam olarak bağlı bir katılım ülkesi açısından en önemli önceliği oluşturmaktadır. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse, erken okul terki ile 18-24 yaş grubunda lise eğitimini tamamlamamış ve artık eğitim-öğretim kapsamında bulunmayan gençleri kastediyoruz.

Türkiye'deki eğilim her ne kadar olumlu yönde olsa da 2013 yılı itibariyle okulu erken yaşta terk edenlerin oranı halen %38 düzeyinde gerçekleşmiştir; bu oran AB'ye üye 28 ülkede sadece %12 civarındadır. Rakamlar bu konunun, yoksul bölgelerde daha yüksek düzeylerde olmakla beraber, özellikle zorunlu eğitimin son yıllarında hem kız hem de erkek öğrenciler açısından bir sorun olmaya devam ettiğini ve bugün burada başlatmakta olduğumuz projenin ardında yatan mantığı açık bir şekilde göstermektedir.

Türkiye'de lise eğitimindeki başarı düzeyi, AB'ye üye 28 ülke ortalamasıyla kıyaslandığında ciddi düzeyde düşük seyretmektedir: 30-34 yaş grubundaki erkek nüfusun sadece %21'i ve kadınların ise %18'i lise eğitimine devam etmektedir.

Kız ve erkeklerin okulu erken yaşta bırakmasının ardında yoksulluk gibi birbirine benzer sebepler yatmakla birlikte, bu durumun yarattığı neticeler herkes için aynı olmamaktadır. Türkiye'deki işgücü piyasası istatistiklerinin de ortaya koyduğu üzere, erkekler okulu bıraktıktan sonra iş bulma konusunda daha şanslı konumdayken, bu durum kadınlar için aynı değildir. Ülkede kızların erken yaşta ve zorla evlendirilmesinin halen bir sorun teşkil ettiğini hepimiz biliyoruz. Bunun neticesinde bu çocuklar, hayatlarının geri kalan döneminde eğitim, öğrenim ve diğer fırsatlardan kuvvetle muhtemel yoksun kalmaktadır. Bu nedenle zorunlu eğitimin 12 yıla çıkartılması her ne kadar olumlu bir gelişme olsa da Türkiye'nin önümüzdeki senelerde hem kız hem de erkek çocuklar için açık öğretime geçiş sebeplerine daha yakından bakması önem taşıyacaktır. Hane (ev) ve mevsimsel tarım işçiliği de dâhil çocuk işçiliği konusu da üzerinde yoğunlaşmayı gerektiren kritik konular arasındadır. Bununla birlikte, altı yaşındaki bir kız çocuğunun evlenebileceğine dair söylenen veya kadının statüsü ve haysiyetini aşağılamaya yönelik ifadelerin de AB değer ve ilkelerine uygun olmadığını sözlerime eklemek isterim. Hatta benim görüşüme göre --ve sanıyorum ki hepimiz bu konuda hem fikiriz-- kızların kendilerini daha güçlü kılabilmeleri amacıyla, okula tam anlamıyla devam edebilmeleri ve birer meslek edinebilmelerini temin etmek üzere çok daha fazla çabaya ihtiyaç bulunmaktadır.

Hanımefendiler ve beyefendiler,

AB, eğitim alanında Türkiye'deki en büyük uluslararası donördür. 21. Yüzyılın başından bu yana okulların inşası ve gerekli ekipmanla donatılması, mesleki eğitim ve öğretimin geliştirilmesi, yaşam boyu öğrenme, okul öncesi eğitim, eğitici eğitimi, müfredat geliştirme, erken okul terk oranının düşürülmesi, insan hakları eğitiminin güçlendirilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin eğitimde ana-akımlaştırılması için AB 370 milyon Avro'yu aşkın fon sağlamıştır.

Bu destek ve büyük bir kısmı Türkiye'nin kendisi tarafından sarf edilen ortak çabalarımızın tümü, gelişen eğitim istatistiklerinden de anlaşıldığı üzere amacına ulaşmaktadır.

Saygıdeğer bakanlar ve değerli misafirlerin katılımı ile bugün açılışını yapmakta olduğumuz proje bugüne kadar yapılanları en güzel şekilde tamamlamaktadır.

AB tarafından sağlanan 37 milyon Avro tutarındaki destek ve buna ilaveten Türkiye'nin sağladığı eş-finansmanla, lise eğitimleri sırasında ve sonrasında maddi yüklerini azaltmak üzere ek mali destek sağlamak amacıyla, bu kez doğrudan, aşırı yoksulluk ve mahrumiyet içerisindeki öğrenciler ve ailelerini hedef grubumuz olarak belirledik.

Aile ve Sosyal Politikalar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik ve Milli Eğitim Bakanlıklarını sağladıkları güçlü katkı ve işbirliği ile proje kapsamında güç birliği yapmalarından dolayı tebrik etmek isterim. İki yıl içerisinde, yoksul kesimde erken okul terk oranının düşürülmesi gibi önemli proje sonuçlarını tartışabileceğimize inanıyorum.

AB, daha iyi ve daha kaliteli bir gelecek için eğitim alanındaki güçlüklerin aşılmasında Türkiye ile işbirliğini sürdürmeye hazır ve isteklidir.

Dinlediğiniz için teşekkür ederim.