AB Türkiye Delegasyonu ilk gençlik danışma toplantısını gerçekleştirdi

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu 18 Haziran'da Eskişehir'de ilk gençlik danışma toplantısını gerçekleştirdi. Etkinlik bu yılın Mart ayında sivil toplumla başlatılan daha geniş kapsamlı ve yapılandırılmış bir diyalog dizisi kapsamında gerçekleşti. İstanbul'da sürdürülebilir finansman ve Ankara'da bağımsız medya üzerine gerçekleştirilen önceki toplantıların ardından, sıra gençlere odaklanmaya gelmişti ve bunun için Eskişehir'den daha uygun bir yer olamazdı. Danışma toplantısında hem Türkiye'de gençlerin karşılaştığı zorluklar hem de ellerindeki fırsatlara değinildi.

 

AB-sivil toplum diyaloğunun derinleştirilmesi

Bu yapılandırılmış diyaloglar, AB Delegasyonunun Türkiye'deki sivil toplum kuruluşlarıyla (STK) ortaklığını güçlendirmeye yönelik devam eden çabalarının bir parçası. Bu diyaloglar, sahadaki ihtiyaçları değerlendirmek, zorlukları ve fırsatları belirlemek ve AB tarafından finanse edilen girişimlerin etkisini araştırmak için bir platform işlevi görüyor.

Toplantının açılışında konuşan Sivil Toplum ve Temel Haklar Bölümü Başkanı Jean Barbé, demokraside gençliğin önemli rolünü vurguladı ve AB'nin sivil topluma hem programlama hem de siyasi öncelik olarak bağlılığını yeniden teyit etti.

Delegasyonun Program Yöneticisi Eser Canalioğlu Çınar, AB'nin sivil topluma desteğine dair genel bir bakış sundu. Çınar, temel öncelikleri özetledi ve sivil toplum ve insan haklarına yönelik mevcut ve gelecekteki programların sunumunu yaptı.

Karmaşıklık içinde yolunu arayan bir nesil

Danışma toplantısı, deneyimlerini, endişelerini ve hedeflerini paylaşan çeşitli gençlik temsilcileri ve kuruluşlarını bir araya getirdi. Bu temsilcilerin katkıları, Türkiye'deki gençlerin bugün karşı karşıya olduğu çok yönlü zorlukları masaya yatırdı: Yüksek işsizlik oranları, yoksulluk ve barınma güvensizliğinden ruh sağlığı sorunlarına, kısıtlayıcı cinsiyet normlarına ve eğitim ve fırsatlara eşitsiz erişime kadar pek çok konu gündeme getirildi. Katılımcılar, karmaşıklık içinde anlamlı bir şekilde yolunu bulmaya çalışan, ancak çoğu zaman bunun için gerekli destek, kaynaklar veya güvenli alanlara sahip olmayan bir neslin canlı bir resmini çizdiler.

Toplantı boyunca tekrar tekrar gündeme gelen bir konu, sivil alanın daralması ve gençlerin siyasi ve sivil katılım fırsatlarının sınırlı olması meselesiydi. Birçok katılımcı, gençlerin bu eğilimlerden orantısız bir şekilde etkilenmekle kalmayıp, geleceklerini doğrudan şekillendiren karar alma süreçlerinin de sıklıkla dışında tutulduğunu vurguladı.

Siyasi ivme ve kopukluk hissi

19 Mart'ta yaşanan olaylar, yani İstanbul belediye başkanının gözaltına alınması ve ardından gerçekleşen halk gösterileri, toplantıda kaçınılmaz olarak gündeme geldi ve gençlerin siyasi hayata katılımının önemi ve potansiyeli ortaya koyuldu.

Toplantıda söz alan Arayüz Kampanyası Direktörü Nevzat Taşçı gençlerin siyasette büyük oranda temsil edilmediğini ve sistemik engellerin gençlerin anlamlı katılımını zorlaştırdığını ifade etti. Kendisi, ayrıca, bazı gençlerin sadece siyasi kurumlardan değil, aynı zamanda mevcut sivil toplum yapılarından da kopuk hissettiklerini, bu yapıların her zaman onların değerlerini veya yaşadıkları gerçekleri yansıtmayabileceğini belirtti.

İklim, değerler ve varoluş mücadelesi

Sosyal İklim Derneğinden Gaye Tuğrulöz, Türkiye'nin politika yapım alanında genellikle yeterince dikkate alınmayan bir konu olan iklim krizine karşı gençlerin duyarlılığına dikkat çekti.

Gençlik çatı kuruluşu GoFor'u temsil eden Ezgi Gedik, Mart olaylarının tetiklediği sivil hareketlilikten bahsetti. Gençlerin katılımının demokrasi, insan hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi ortak değerlere dayandırılması gerektiğini vurguladı. Gedik şunları ifade etti: “Gençlik örgütlerinin karşı karşıya olduğu en büyük zorluk sürdürülebilirlik değil, hayatta kalmak.”

Çeperlerden gelen sesler

Sıfır Ayrımcılık Derneğinden Baran Çağlar Çetinkaya, “gençleri zararlı alışkanlıklardan korumaya” daha az odaklanılması ve onların sivil ve siyasi hayata katılmalarını desteklemeye daha fazla önem verilmesi gerektiğini savundu. Kendisi, Roman gençlerin hem sosyoekonomik hem de sosyokültürel olarak çifte dışlanmaya maruz kaldıklarını ve bu durumun onları sistematik ayrımcılığa karşı savunmasız bıraktığını anlattı. Gençlerin sadece yararlanıcılar olarak değil, aktif girişimciler olarak da görüldüğü daha kapsayıcı karar alma süreçlerinin tesis edilmesi çağrısında bulundu.

Gençlik girişimlerine yönelik desteğin yeniden düşünülmesi

Konuya daha farklı bir açıdan yaklaşan, Yekpare temsilcisi Merve Kavas, genç girişimcilere yönelik finansal ve toplumsal desteğin eksikliğini vurguladı. Kendisi iş ve eğitimi bir arada sürdürmenin getirdiği baskının yüksek düzeyde strese ve tükenmişliğe yol açtığını belirtti ve sosyal ekonomide gençlere yönelik daha iyi destek sistemlerine ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi.

Roof Coliving'den Emre Güzel, katılımcı tasarım ve mekân oluşturma (placemaking) uygulamalarıyla kamusal alanların yeniden tasarlanması hakkında konuştu. Dayanışma, kentsel ortak alanlar ve demokratik katılım değerlerine dayanan Roof Coliving, kentsel ortamları paylaşımlı, erişilebilir ve topluluk odaklı alanlara dönüştüren kapsayıcı mekânsal süreçler geliştiriyor.

Diğer katılımcılar, kırsal kesimdeki gençlerin dezavantajlı durumlara sürüklenmesi, güvenli alanların eksikliği (özellikle devlet yurtlarında kalan genç kadınlar için), finansmana erişimdeki zorluklar, LGBTQI+ gençlere karşı ayrımcılık, ücretsiz stajların yaygınlığı ve kentsel eşitsizliklerin ve dijital dışlanmanın derinleşmesi gibi kritik konuları gündeme getirdi.

“Sadece geleceğimiz değil; bugünümüz”

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Ossowski şöyle diyor: “Gençler sadece geleceğimiz değil, aynı zamanda bugünümüz. Bizler anlamlı gençlik katılımının, dayanıklı, demokratik ve kapsayıcı bir Türkiye inşa etmek için hayati önem taşıdığına inanıyoruz. Bu danışma süreci, gençlerin liderlik yapma ve seslerini duyurma konusunda güçlendirilmelerini sağlamak için atılmış bir adım."

Zengin görüşler ve bakış açılarıyla dolu olan bu danışma sürecinin en büyük değeri, diyalog için bir alan yaratmak, güven inşa etmek ve gençlerin hayal kırıklıklarını ve umutlarını açıkça dile getirebilecekleri bir platform sunmaktı.

Bu danışma süreci ne bir başlangıç ne de bir son. Bu, AB'nin sürdürmeye kararlı olduğu sürekli bir diyalogun parçası. Bu diyalog hem sivil toplumla gerçekleştirilecek hem de gençlikle. Ve daha kapsayıcı, açık ve hak temelli bir Türkiye için çaba gösteren herkesle birlikte sürdürülecek.

Fotoğraflar:

  1. Grup fotoğrafı
  2. Roof Coliving'den Emre Güzel, mekân oluşturma (placemaking) uygulamaları hakkında konuşuyor.
  3. SPoD'dan Berfin Atlı, “AB hayali” hakkında konuşuyor.
  4. Delegasyon dinliyor.
  5. Nevzat Taşçı, gençlerin siyasi katılımı hakkında konuşuyor.
  6. Gaye Tuğrulöz iklim krizi hakkında konuşuyor.
  7. Elif Fırıncıoğulları ve Baran Çağlar Çetinkaya
youth

youth

youth

youth

youth

youth

youth