Başkan Donald Tusk'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklama

Sayın Cumhurbaşkanı, bugün Ankara'da bana göstermiş olduğunuz misafirperverlikten dolayı teşekkür ederim. Ziyaretim hem Türkiye hem de bölgede ve Avrupa'da zor zamanların yaşandığı bir dönemde gerçekleşiyor. Ortak deneyimlerimiz uygulamada dayanışma, sadakat ve dostluğa ihtiyaç duyduğumuzu gösteriyor.
Son haftalarda Türkiye bir dizi acımasız terör saldırısının hedefi oldu. Nerede olursa olsun, kimi hedef alırsa alsın ve kim sorumluluğunu üstlenirse üstlensin terör şiddetle kınanmalıdır. Avrupa Birliği'nde de terör tehditlerine maruz kalmaktayız. Avrupa Birliği'nin teröre karşı Türkiye ile yakın işbirliği içerisinde olma taahhüdünü bir kez daha yinelemek isterim. Avrupa'daki PKK oluşumlarıyla ile mücadele konusundaki kararlılığımız devam etmektedir.
Ayrıca Ankara'daki Halkların Demokratik Partisi genel merkezine ve Hürriyet gazetesine yapılan saldırılardan da endişe duyuyorum. Yeniden güvenin tesis edilmesini ve hukukun üstünlüğünün egemen olmasını umuyorum.
Türkiye ile PKK arasında 2013 yılında sağlanan ateşkesle tüm AB ülkeleri umutlanmış ve rahat bir nefes almıştır. Bunun doğru seçim olduğuna inanmaya devam ediyoruz, zira başka makul bir alternatif de yok diye düşünüyoruz.
Bugün burada bulunmamın asıl nedeni mülteci krizidir. Etkili müdahalede bulunabilmenin ilk şartı uluslararası dayanışmanın yeniden tesis edilmesidir. Bu nedenle kabahati birbirimize atmayı bırakıp tam ve kapsamlı işbirliği yollarını arama çağrısı yapıyorum hepimize. Devam eden karşılıklı suçlama oyunu, göç krizinin çözümlenmesinde bizi bir adım bile ileriye götürmeyecektir.
Türkiye'nin başta Suriye olmak üzere bölgenin yeniden istikrara kavuşmasında önemli rol oynayabileceğine inandığım için Ankara'ya geldim. Bunun için terörün her türüyle mücadelede tam bir kararlılık sergilenmesi gereklidir. Kartları Da'esh, kaçakçılar ve insan tacirleri dağıttığı sürece istikrar sağlanamayacaktır.
Bugün Avrupa büyük bir baskı altındadır. Avrupa'nın dünyanın en açık, en hoşgörülü toplumu olması hasebiyle AB mültecilerin tercih ettiği varış noktası olmaya devam etmektedir. Ne olursa olsun Avrupa bu yolda sonuna kadar ilerleyecek mülteciler için de en açık ve hoşgörülü toplum olmaya devam edecektir. Bu krizin en başından bu yana insanların hayatlarını kurtarmak üzere çalışmalarda bulunuyoruz.
Bugün AB'nin her zamankinden daha güçlü adımlar atmaya kararlı olduğunu bildirmek isterim. Bu konuda Türkiye ile işbirliğimiz en önemli önceliğimizdir. En acil soruna, yalnızca AB içerisinde değil krizin kaynağının yattığı bölge genelinde de çözümler üretmeye çalışmalıyız.
Mülteci krizinin eylem planı tam da bugün Avrupa Komisyonu Başkanı tarafından Strazburg'daki Avrupa Parlamentosu'na sunulmuştur.
Buraya dinlemeye geldim. Sizlerle fikirlerimizi paylaşmak ve krizin çözümlenmesi için birlikte nasıl daha iyi çalışabileceğimizi görüşmek üzere geldim.
Bu akşam yapacağımız görüşmelerimizi sabırsızlıkla bekliyor ve Ekim ayı başında Brüksel'de yeniden görüşebilmeyi umuyorum. Teşekkür ederim