Kültür Köprüleri Programı kapanış etkinliği - AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Marc Pierini’nin konuşma notları
CER Modern – Ankara – 28 Nisan 2011
-
Bugün, AB-Türkiye Sivil Toplum Diyaloğu’nun bir parçası olan kültür köprüleri programının kapanışını gerçekleştiriyoruz.
-
Dört ana bileşenden oluşan bu program (AB Edebiyatı Türkiye’de, Türk Edebiyatı AB’de, sahne sanatlarıyla ilgili Kaleydeskop, kamusal alanda sanata ilişkin Benim Kentim, elektronik kültür gazeteciliğine ilişkin Dijital Köprüler) hem içerik hem de rakamsal anlamda son derece çarpıcı bir başarı elde etmiştir: program kapsamında 18 ülke, yaklaşık 60 kurum yer almış ve program yaklaşık 60.000 kişiye doğrudan ulaşmıştır.
-
Programı neden başarılı buluyoruz? Çok basit, çünkü program gerçek insanları gerçek insanlarla bir araya getirdi, kültür tutkunlarına bu tutkularını paylaşma imkanı verdi ve siyaset ve diplomasiyi kapının dışında bıraktı.
-
Hepsi bu değil; 2010 yılı başında Kültür Köprüleri başarılı olmaya başladığında televizyonda daha fazla seyirciye ulaşabilecek dört panelden oluşan bir panel dizisini de programa katmaya karar verdim; bunlardan biri edebiyat, diğeri sinema, bir diğeri moda ve tasarım ve sonuncusu da, bugün yapılan, müzikle ilgiliydi. Böylece seyirci sayımızı on binlerden milyonlara çıkararak programı Türkiye’nin dört bir yanındaki insanlara taşımış olduk.
-
Bu etkinlikler sırasında tanınmış sanatçı ve aydınları bir araya getirdik; örneğin bu gece bir konser veren Jordi Savall, Şefika Kutluer, Yaşar Kemal, Günther Grass ve Nedim Gürsel.
-
Peki tüm bunları neden AB'nin Türkiye'deki katılım öncesi programları kapsamında yapıyoruz? Tanımı gereği kültür, sivil toplumu ilgilendiren bir konu olup ifade özgürlüğü, yaratı özgürlüğü ve karşılıklı anlayış anlamına gelmektedir. İşte bu nedenle böylesi programlara olan ihtiyacımız bu kadar büyük. AB-Türkiye ilişkilerinin gelişmesi için sırtımızı sadece siyasete yaslamamız gerekseydi, hiç şüphem yok ki siyaset tarafından eninde sonunda rehin alınırdık: şurada seçimler, burada seçimler; şurada toplumsal tartışma, burada popülizm ve yabancı düşmanlığı… İşte bu sebeple kültür köprülerine gereksinimimiz var ve işte bu sebeple programımızın adını da böyle koyduk.
-
Kültür Köprüleri bugün sona eriyor; ama AB-Türkiye Sivil Toplum Diyalogu devam ediyor. İki hafta gibi kısa bir süre içinde sanat ve kültür konulu yeni bir sivil toplum çalışmasını başlatacağız. Bununla birlikte şimdi, "Kültür Köprüleri"nin ardında yatan kavramın, Türkiye ve AB arasında kalıcı bir unsur haline gelmesi için neler yapılabileceğini, ne gibi araçlar kullanılabileceğini düşünüyorum.
-
Şimdilik, hem Hükümetten hem de sivil toplum örgütlerinden tüm Türk paydaşlarımıza ve başta, dört ana projeyi yürüten Goethe Enstitüsü, British Council, İtalyan Kültür Merkezi ve Fransız Kültür Merkezi olmak üzere AB üyesi ülkelerin kültür merkezlerine yürekten teşekkürlerimi ifade etmek isterim.
-
Böylesi büyük programların ardında, içinde kimlerin olduğunu çok da fazla görmediğimiz bir "makine dairesi" bulunur. Bu süreçte birçok daire başkanı ve ilgili yer aldı; ama ben bugün özellikle geçtiğimiz üç yıl boyunca, programı büyük bir kendini adamışlıkla ve yeteneklerini ortaya koyarak yürüten bazı isimleri anmak istiyorum: bunlardan ilki Işın, Filiz, Aydın ve Eren'den oluşan teknik ekip ve diğeri de finansal hususların kontrol altında olmasını sağlayan Gamze ile programın tasarımcısı ve beyni olan Kültür Sorumlumuz Seda'nın da aralarında olduğu AB Delegasyonu ekibi.
Sizlere şapka çıkartıyor ve teşekkürlerimi sunuyorum.