AB-Türkiye Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog Toplantısı sonrası Yüksek Temsilci/Başkan Yardımcısı Federica Mogherini'nin Açıklamaları
Ankara, 9 Eylül 2016
-
Çok teşekkür ederim Mevlüt [Çavuşoğlu], Ömer [Çelik], ve herkes.
Öncelikle söylemeliyim ki, Bakanların da belirttikleri gibi, Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog adı verilen bu toplantıların yapılmasını, Türkiye aday bir ülke ve çok önemli bir ortak olduğu için, ve dahası, Türk ve Avrupa Birliği halkları için tüm konular üzerinde dürüst, açık ve yapıcı bir görüş alışverişi sağladığı için önemsiyoruz.
Şahsım, Komiser Johannes Hahn ve Avrupa Birliği açısından bu çok önemli bir toplantı. Öncelikle Türk halkına ve Türkiye'nin kurumlarına tam dayanışmamızı ve iyi dileklerimizi iletmemiz ve Türkiye halkının ve kurumlarının - muhalefetle birlikte - darbe girişimine karşı demokrasiyi savunmak üzere bir araya gelebilmesine duyduğumuz en derin saygıyı belirtmemiz açısından çok önemli bir fırsat.
O gecenin ilk gergin saatlerinde ülkenin demokratik bir seçimle gelmiş kurumlarının güçlü bir şekilde savunulması ve desteklenmesi gerektiğini açık bir şekilde dile getiren ilk kişi sanırım ben oldum. Çünkü Avrupa Birliği için bir şey her zaman açık ve nettir: Dünyamızda ve dahası bölgemizde, yani Avrupa topraklarında, askeri darbe girişiminin kesinlikle yeri yoktur. Bu nedenle daha ilk dakikalarda Türk kurumlarına ve Türk halkına mümkün olan en güçlü desteği gösterdik.
Bugün bizim için önemli olan sadece meşru ve demokratik olarak seçilmiş kurumlara ve Türk halkına olan desteğimizi bugün ifade etmemiz değil; bugün öğleden sonra Parlamentoyu da ziyaret ederek tüm siyasi partilerle görüşeceğiz. Bakanların da belirttikleri üzere, demokrasinin nasıl savunulması gerektiği ve bunun demokrasiye, insan haklarına ve hukuka tam bir bağlılıkla nasıl gerçekleştirileceği konusunda son derece derinlikli bir görüşme gerçekleştirdik ve bu konuda Avrupa Konseyi'nin bize sunabileceği işbirliğini özellikle memnuniyetle karşılıyoruz. Tabii ben de hem Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland ve Estonya Bakanlar Konseyi Başkanlığı ile sürekli irtibat halindeyim. Buraya gelmeden hemen önce Dışişleri Bakanıyla da bu karmaşık ancak önemli konuyu görüştüm.
Bugünkü toplantımızın son derece olumlu temel bir mesajı, ilk olarak diyaloğa ve işbirliğimizin tüm uzantılarındaki ortak çalışmalarımıza güçlü bir kararlılıkla devam etmemiz yönündeydi.
Çalışmalarımız hiç durmadı. İkili ilişkilerimizdeki tüm farklı dosyalar üzerindeki çalışmalarımız bu süreç içinde devam etmiş ve şimdi de politika ve bölgesel işbirliği çerçevesinde sürdürülmektedir. Çalışmalarımız, ileriye bakma ve yapıcı olma yaklaşımıyla devam edecek ve ortak sorunlarımızın ve halkımızın ortak çıkarlarının ne olduğuna odaklanılacaktır. Çok karmaşık bir jeopolitik konumu paylaşmaktayız. Önümüzde bir dizi ortak sorun var, ancak birlikte odaklanabileceğimiz bazı ortak çıkarlarımız da mevcut.
Bu yüzden çalışmalarımızın birçok alanda son derece yapıcı bir şekilde devam etmesine karar verdik: Örneğin vize serbestisi, gümrük birliğinin güncellenmesi ve tabii Türkiye'nin yüksek sayıda Suriyeli mülteciyi ağırlamasına verdiğimiz destek - özellikle çocukların eğitimiyle ilgili olarak.
Avrupa Birliği'nin endişe duyduğu ve temel önem atfettiği bazı sorunları da ele aldık. Dediğim gibi, Bakan Çelik'le ve 28 Avrupa Birliği Üye Ülkesiyle tam bir hafta önce Bratislava'da hukukun üstünlüğü ilgili konuları ve özellikle de nasıl ilerleyeceğimizi ve bu alanda nasıl ortak bir çalışma yapabileceğimizi konuşma fırsatı da bulduk.
Bakanın da belirttiği gibi, uzun süreli olarak Kürt meselesini de görüştük. Bizler Avrupa Birliği ve her bir Üye Ülke PKK'yı bir terör örgütü olarak kabul ediyor. Avrupa Birliği ve Üye Ülkelerinde son yıllarda ve aylarda PKK'ya karşı önemli adımlar atıldı. Bizim görüşümüz tüm şiddetin ve terör saldırılarının durması, silahların bırakılması ve siyasi sürecin başlaması yönündedir. Ve tabii, Avrupa Birliği de bu sürece eşlik etmeye hazır olacaktır.
Tüm ikili konularda da son derece yoğun bir görüş alışverişimiz oldu. Bunların bazılarıyla ilgili olarak Komiser Hahn sizlere daha ayrıntılı bilgi verecektir. Üzerinde çalışmamız gereken kilit bir konunun, yani ortak ilkemizin, birbirimiz hakkında biraz daha az ve birbirimizle daha çok konuşarak karşılıklı saygı içinde, üzerinde anlaştığımız noktalar ve daha ileri düzeyde müzakere etmemiz gereken konuların neler olduğunun anlaşılması ve en önemlisi de her zaman yapıcı olmamız konusunda anlaştığımızı söyleyebilirim.
Suriye'deki durumu da konuştuk: Suriye'deki savaşın askeri bir çözümü olmadığı ve ancak geçiş sürecini de içeren siyasi bir çözümün ülkeye barış getireceği konusunda anlaştık. Yakın zamanda bir ateşkesin ilan edilmesi için birlikte çalışabileceğimize karar verdik ve Suriye'nin geleceğini tayin edecek bazı temel prensipler üzerinde anlaştık: Ülkenin toprak bütünlüğü, ülkenin birlikteliği, Suriye'deki toplumun tüm katmanlarının sürece dahil edilmesi, azınlıkların korunması, mezhebe dayalı olmayan ülke anayasası. Bu konuda özellikle Bakan Çavuşoğlu ile birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Yakın zamanda tekrar görüşüp Avrupa Birliği ile Türkiye'nin Suriye'deki sorunu çözmek için neler yapabileceğini konuşma fırsatımız olacak
Teşekkür ederim.
Video linki
ec.europa.eu/avservices/video/player.cfm
Soru Cevap
Vize serbestisi ve sorunuzla ilgili olarak: Bu konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Avrupa Birliği Başkanları Donald Tusk ve Jean-Claude Juncker'ın, Çin'deki G20 zirvesinde son derece yapıcı bir görüş alışverişi oldu.
Kıbrıs konusunda da bir şey söylemek istiyorum çünkü bugünkü toplantıda bunu uzun uzun konuştuk. Sanırım Kıbrıs sorununun çözüme kavuşmasının Avrupa Birliği ve Türkiye'nin ortak çıkarına olduğunu söyleyebilirim.
Bu çözüme son derece geniş bir katkıda bulunabiliriz. İkimiz de bunun gerçekleşmesini arzuluyoruz ve ikimiz de bunun hemen yakın bir gelecekte gerçekleşebileceğine inanıyoruz. Belki de bu yüzden bu beklenti bu çerçevede yükseliş gösterdi. Çünkü gerçekten de bu sorunun önümüzdeki aylarda doğru bir şekilde çözülebileceği konusunda son derece ümitliyiz.